Psikolium

Loading

Çocuklarda Okul İsteksizliği ve Ayrılık

ÇOCUKLARDA OKUL İSTEKSİZLİĞİ VE AYRILIK

Okulların açılmasıyla birlikte okula yeni başlayan çocuklar ve ebeveynleri kendilerini okulların kapısında göz yaşlarının yakınmalara karıştığı karmaşık ve zorlu bir sürecin içinde bulmaktalar. Ebeveynler çocuklarının ayrılığa gösterdiği reaksiyona rağmen dönüp gitmenin yaşatacağı suçluluk hissi ile düzenin ve okul rutininin kurallarıyla ters düşmemeye gayret göstermek arasında gidip gelmekteler. Çocukların ev dışındaki ilk defa bireysel olarak yer alacağı, onlar için tanıdık olmayan yeni yüzlerle dolu, belirli kural ve sınırları bulunan yabancı ve karmaşık bir sosyal çevrenin içine girmesi pek çok açıdan kaygı vericidir. Bu kaygı çoğu zaman alt ıslatma, mide-bağırsak faaliyetleri, uyku problemleri, diş sıkma/gıcırdatma, ağlama krizleri gibi bedensel belirtilerle ifade bulur.

Şüphesiz ki “ayrılık” çocuk için olduğu kadar ebeveyn için de oldukça zorlayıcıdır; ayrılıkla baş etmek, kendini sakinleştirebilmek, duygularını düzenleyebilmek çoğu zaman anne babalar açısından da hiç kolay değildir. Unutmamalıyız ki çocuklar dünyaya geldikleri andan söz öncesi (preverbal) döneme kadar dış dünyaya dair, güvende olup olmadıklarına dair tüm verileri onlara en yakın bakım veren olan ebeveynlerinin mimiklerinden, beden hareketlerinden, kas tonundan, ses tonundan alıyorlar. Bir şeylerin yolunda gidip gitmediğini anne babasının verdiği sinyaller üzerinden anlamlandıran bir sistemin ilk kez deneyimlediği bu ayrılık durumunu idrak etmekte de benzer bir yol izleyeceğini aklımızda tutmalıyız. Dolayısıyla bu sürecin kolay geçmesinde ebeveynin ayrılmaya hazır olması, ebeveynin bu konuyla ilgili panik ve endişeden uzak, sakin ve tutarlı bir tavır içinde olması oldukça önemli. Bir diğer önemli konu açıklık ve bilgilendirme; çocuğa doğru olmayan bir bilgi vermek, ”ben bahçedeyim merak etme” deyip onun dikkatinin dağıldığı bir anda gitmek güven duygusunu sarsarak süreci daha da zorlaştırıcı bir etken olacaktır. Adaptasyon sürecinde her okulun izlediği bir yol elbette vardır ancak her çocuk farklı bir “bağlanma” geçmişine sahip olabileceğinden izlenecek yolun her çocuk özelinde bir uygulama esnekliğine sahip olması gerekmektedir. Yanı sıra çocuğun  okulda ihtiyaç halinde ulaşabileceği kişilerin ve yerlerin gösterilmesi (tuvaletler, revir, rehberlik servisi gibi) okulun rutini ile ilgili bilgilendirilmesi, eve dönerken onu okuldan kimin nasıl alacağının açıklanması, bu açıklamalara uygun davranılması kendisini güvende hissetmesini sağlayacaktır. Bu bağlamda ebeveyn ve okulun ilgili biriminin, rehber öğretmen ya da psikoloğunun, iletişim halinde olması, paralel ilerlemesi, ebeveynin vereceği bilginin okulun uygulamasıyla ters düşmemesi ve böylece güven duygusunun sarsılmaması açısından oldukça değerli.  Her iki tarafın birbiriyle iş birliği içinde olması zaman zaman geri bildirimlerde bulunmaları süreci kolaylaştırıcı bir diğer etken olacaktır.

Uzm. Psikolog Aslı Nihan Çelikler

Whatsapp Danışma
Web Tasarım | Eskişehir Web Tasarım