Psikolium

Loading

Okula Başlama Sürecinde Ailenin Önemi

Okullar açılmış olsa bile oyun hala çocuklar için bir ihtiyaç. Hayatı oyun ile öğrenmeye devam ettikleri, gün içerisinde yaşadığı ve stres yaratan olayların etkisini azaltmak için de oyun çok iyi bir araç olarak kullandıkları bir dönemdeler. Öncelikli olarak okuldan geldikten sonra çocuğunuzla konuşarak ortak bir oyun saati belirleyebilirsiniz. Bu oyun saatinde nasıl ve ne ile oynayacakları konusunda onları özgür bırakabilirsiniz. Ders çalışmak ve ödev yapmak için belirlenen oyun zamanından sonrası uygun olabilir. Ders çalışma saatleri uzun ya da ödevler ağır geliyorsa da yapmak istemiyor veya oyun süresini uzatmak istiyor olabilir. Konunun nedenini öğrenmeye ve anlamaya çalışmak çözüm bulmanızı kolaylaştıracaktır. Sorunu çözmekte zorlanıyorsanız bir uzmandan yardım alabilirsiniz. Anaokulu veya kreşe başlangıç çocuklar için hem ilk ayrılış hem de sosyalleşme adına atılan ilk adımdır. Okula başlangıç ile birlikte çocuk girdiği yeni ve farklı ortamda kişilik kazanma çabası içine girer. Çevresinde anne ve babası dışında, varsa kardeşi dışında da başkaları olduğunun farkına varır. Okula başlayan sadece çocuk değildir; aile için de bu yeni bir deneyimdir. Önceden başka çocukları ile bu dönemleri geçiren ebeveynler için de yine yenilik getirir bu dönem çünkü her çocuk yeni bir deneyimdir.

Okula başlama ve alışma sürecinde aile büyük rol oynamaktadır. Bu nedenle okula başlangıç sürecini aile etkileşimi açısından üç ana dönemde ele alabiliriz: Okula başlamadan önceki dönem, okula başladıktan sonraki oryantasyon dönemi ve okuldan eve geldikten sonraki dönem.

Okula başlamadan önce…

Bizler yetişkin olarak okulun ne demek olduğunu, çocuk için ne getirileri olabileceğinin bilincindeyiz. Ancak çocuklar için okul kavramı farklılık gösterebilir. Çevresinde okula giden çocukları görmek onun okula hazır olması için yeterli değildir. Her çocuğa ebeveyni okul kavramını açıklamalı ve onu duygusal olarak okula başlayacağına hazırlamalıdır. Bunun için hikaye kitapları sizlere en büyük yardımı sağlayacaktır.

Okulun az çok nasıl bir yer olduğunu sizler tarafından öğrendikten sonra kimi çocuk daha fazla sorgulamaya girebilir ve aklında birçok soru işareti oluşabilir:

“Neden okula gidiyorum?”

“Annem de okulda olacak mı?”

“Acıktığımda/tuvaletim geldiğinde ne yapacağım?”

Bu olası soruların önüne geçebilmek adına çocuğunuza okulda neler olup olmayacağını, kimden ne konuda yardım isteyebileceğini, okul rutininde nelerin gerçekleşeceğini açıklamanız soru işaretlerini biraz olsun azaltacaktır.

Okula başlamadan önce çocuğunuzun mutlaka okulu görmesini sağlamalısınız. Hatta mümkünse öğretmeni ile tanıştırarak okulun ilk günü öncesi birlikte vakit geçirmeleri ilk gün tedirginliğini üzerinden alacaktır.

Okula başlangıç öncesi çocuğunuzun günlük rutinlerini (uyku, beslenme, tuvalet) oturtmanız süreçte işleri kolaylaştıracaktır. Uykusunu alamamış, yeterli beslenmemiş ve tuvalet problemi yaşayan çocukların okula alışması daha uzun zaman almaktadır.

Çocuğunuzun hayatında olabilecek değişiklikler okula başlangıç dönemine denk gelmemelidir. Örneğin, ev değişikliği yapacaksanız bu okul açılmadan birkaç ay önce ya da açıldıktan birkaç ay sonra olmalıdır. Kardeşi olacak çocuklar için de okula başlangıç mümkünse annenin hamileliğinin başlangıcında ya da kardeş doğduktan birkaç ay sonrasında olmalıdır. Aynı şekilde tuvalet eğitimi verilecekse bu okula başlangıçtan bir süre öncesinde olmalıdır.

Okul hakkında sohbet ederken çocuğunuza kendi okul anılarınızı anlatmak onu rahatlatacaktır. Hatta anaokulu döneminize ait fotoğraflarınızı birlikte inceleyebilir, çocuğunuza herkesin bu deneyimi yaşadığını aktarabilirsiniz.

Okul başladıktan sonra oryantasyon dönemi…

Okula başlamadan önce okulda neler olabileceğine dair açıklamalarınızı yaptıktan sonra çocuğunuz her şeyi kabullenmiş görünebilir. Ancak onlar için en önemli nokta onlar okul içerisinde vakit geçirirken sizin nerede olduğunuz ve istedikleri an ulaşılabilir olup olmadığınızdır. Bu nedenle ilk birkaç gün okul içerisinde veya bahçesinde bulunmanız çocuğunuza güven verecektir. Bekleyeceğinizi söyleyip gitmek veya hiçbir şey söylemeden ortadan kaybolmak çocuğunuz için güven kaybı oluşturup ayrılık kaygısını arttıracaktır. Bu nedenle okulda kalmayacağınız dönem geldiğinde bunu ona mutlaka söylemelisiniz.

Artık okulda beklemediğiniz ve çocuğunuzu kapıdan teslim edip gittiğiniz dönem geldiğinde vedalaşmaları mümkün olduğu kadar kısa tutmalısınız. Uzun vedalaşmalar çocuğunuzun okula uyumunu zorlaştıracak ve her gün okula gitmemek ya da sizi okulda tutmak adına biraz daha ısrarcı olmasına sebep olacaktır.

Vedalaşma anında çocuğunuz ısrarcı olursa sakinliğinizi korumalı ve ona durumu açıklamalısınız: “Şu anda üzgünsün farkındayım ancak şimdi okul zamanı. Okul zamanı bittiğinde gelip seni alacağım ve birlikte vakit geçireceğiz.” “Gitmemi istemediğini biliyorum ancak benim işe senin de okula gitmen gerekiyor. Akşama görüşeceğiz.” Bu ve buna benzer açıklamaları yaparken sabırlı, kararlı ve tutarlı bir tavır sergilemeye özen göstermelisiniz.

Özellikle okulun ilk birkaç haftası düzenli bir şekilde okula gelmek, okula geliş-gidiş saatlerinde ve çocuğu okula bırakan-okuldan alan kişilerde değişiklik yapmamak uyum sürecini kolaylaştıracaktır. “Bugün kahvaltıyı birlikte yapalım da öyle gitsin.” veya “Aman bugün de gitmesin zaten artık hep gidecek.” benzeri cümleler ve tutumlar çocuğun okula alışmasını zorlaştıracak ve okul döneminde sık sık bu taleplerle size gelmesine sebep olacaktır.

Okuldan eve geldikten sonraki dönem…

Çocuğunuz içeride siz dışarıda; içeride neler oldu, neler yaptı, ağladı mı, sizi sordu mu? Aklınızda bu ve buna benzer milyonlarca soru olacaktır. Ancak bu soruları kendinize saklamalısınız. Çocukların büyük bir çoğunluğu “Okulda ne yaptın?” sorusunu cevapsız bırakır ya da çok basit bir cevap verir: “Hiçbir şey yapmadık.” Bu nedenle okuldan aldığınız andaki sohbetinizde ilk sorular “Nasılsın?” ya da “Nasıl geçti günün?” den öteye gitmemelidir.

Okuldan eve geldiğinizde çocuğunuzun soluklanmasına olanak tanımalı ve sonrasında sohbeti kendi gününüzü anlatarak başlamalısınız. Sizin gün içerisinde yaşadıklarınızı anlatmanız ve içerisinde olumlu ve olumsuz olaylara yer vermeniz çocuğunuzun da kendisini size açmasını sağlayacaktır. Kendiliğinden anlatmayan çocuklar için örnekleyerek gitmek çözüm yolu olabilir. Örneğin, o gün sizi işyerinde mutlu eden bir şeyi anlattıktan hemen sonra “Seni bugün en mutlu eden şey ne oldu?” diye sorabilirsiniz.

Çocuğunuzla sohbet esnasında sorulabilecek sorular olduğu kadar asla sormamanız gereken sorular da bulunmakta. Bunlara örnek olarak: “Sıkıldın mı?”, “Beni özledin mi?”, “Ağladın mı?” soruları verilebilir. Bunlar ebeveynler için TABU sorulardır ve uzak durulması gerekir çünkü bu soruların cevabı çoğunlukla EVET olacaktır; gerçeği yansıtmadığı zamanlarda bile. Örneğin, sıkılıp sıkılmadığını öğrenmek istediğinizde çocuğunuz sıkılmamış olsa da sıkıldığını söyleyebilir; böylelikle bir sonraki gün okula gitmemesi için bir bahanesi olacaktır çünkü siz bu soruyu soruyorsanız okul sıkılanabilecek bir yer olmalı diye düşünür. Ya da özleyip özlemediğini merak ettiğinizde size özlemediğini söylese nasıl hissedersiniz? Bu soruyu sorduğunuzda çocuğunuzun eline altın tepside okula gitmemek için bir bahane sunmuş oluyorsunuz: “Okula gitmek istemiyorum anne çünkü orada seni çok özlüyorum!”. Bu nedenle bu soruları okul sonrası için kullanmamaya özen göstermelisiniz.

Çocuğunuzu okuldan teslim aldıktan sonraki süreçte kaliteli zaman geçirmeye mutlaka özen gösterin. Bütün gün sizden uzak olan çocuğunuz size olan özlemini yeteri kadar gideremediğinde bir sonraki gün okula gitmeme isteği artacak aynı zamanda süreç sizin için de zorlu olacaktır.

Her aile, her anne-baba birbirinden farklı ve özeldir. Bu nedenle her çocuk da birbirinden farklı özellikler taşımakta, farklı mizaca sahip olup farklı davranışlar sergileyebilmektedir. Bir çocuğu da en iyi tanıyan ebeveynlerinden başkası olmadığı için çocuğun okula başlama sürecinde en büyük sorumluluk anne ve babaya düşmektedir. Okula başlangıç ve sonrasındaki süreçte üç altın kural olan “SABIRLI-KARARLI-TUTARLI” olmayı uyguladığınızda okula alışma süreci kolaylaşacaktır. Tüm bunlara rağmen süreç uzarsa öncelikle olarak sınıf öğretmeni ve okul psikoloğu/rehber öğretmen ile iş birliği yapılmalı, gerekli görülürse de bir uzman desteği mutlaka alınmalıdır.

Bazı anlarda okul süreci engebeli de olsa unutmayın ki çocuğuna olan sevginiz ve ilginiz bu süreci aşmanızda size yardımcı olacaktır.

Uzman Psikolog Dilan ÇEVİKER KOLÇAK

Whatsapp Danışma
Web Tasarım | Eskişehir Web Tasarım