Psikolium

Loading

Özel Öğrenme Güçlüğü

Öğrenme güçlüğü , okumada, yazmada veya matematiksel işlemlerde, kısaca  öğrenmede zorluk yaşanmasıdır. Özel öğrenme güçlüğü üç farklı şekilde kendini ortaya koyar.

  1. Disleksi (Dyslexia): okumada öğrenme güçlüğü.
  2.  Disgraphia : Yazmada öğrenme güçlüğü. 
  3. Dyscalculia : Matematikte öğrenme güçlüğü.


Çocukta bu belirtilerden bir tanesi olabileceği gibi, iki tanesi veya üç tanesi de olabiliyor. Çocuk okuyamıyor ancak yazıyor, yazıyor ancak okuyamıyor olabiliyor ve yahut okuyor, yazıyor ancak matematiksel işlemlerde başarı sağlayamıyor şeklinde gözlemlenebilir.

İlk bebeklik belirtisi olarak bu çocuklarda konuşmanın geç olduğu gözlenmektedir. Okul öncesi dönemde ise renkleri, şekilleri (daire-üçgen-kare vs..) kavramları öğrenmede güçlük yaşıyorlar. Sağ- sol, yukarı, aşağı gibi yön tayin edemiyorlar.  Zaman (önce, sonra, dün, yarın gibi) kavramları konusunda sorun yaşıyorlar. Ellerini kullanmakta, ayakkabı bağlamada,  genel olarak ince motor becerilerinde , zorlanırlar. Anasınıfı öğretmeninin erken dönemde bu tür belirtileri fark edip aileyi bilgilendirmesi önemli bir husustur.  Erken teşhis ve tedavi süreci açısından önemlidir. Genellikle de birinci sınıfta fark edilir bu problemler. Ancak azda olsa geç kalınmış olunur. Anne baba olarak çocukları iyi gözlemleyip gerekli durumda uzmandan yardım alınmalıdır. Erken tanı, tedavinin süresini kısaltmakla birlikte, daha iyi bir sonuç elde edilmesinde çok önemlidir.

İlkokula başlama sürecinde en önemli belirtilerden bazıları;  geç okuma yazmaya geçiş, eksik okuma, okurken ve yazarken harf atlama, harflerin yerlerini karıştırma, b ve d, p ve q harflerini, 6 ve 9 gibi sayıları ters algılama, kelimelerdeki harfleri yada sayıları karışık algılama, ne’yi en; 3’ü E; 12’yi 21 olarak algılama, hecelerin seslerini karıştırma ya da sessiz harflerin yerini değiştirme, paragraf atlama, hatta kelime uydurma noktasına kadar gelebilmektedir. Okumakta zorlanan çocuk, kendi kafasından bir şeyler uydurmak koşulu ile yeni kelimeler türetebilmekte, “için” yazan bir kelimeyi “çin”, “ve” yerine “ev”, “ne” yerine “en” şeklinde  okuyabiliyor, yazabiliyor.

ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜN NEDENLERİ NELERDİR?

Kesin olarak nedeni belli bir sebebe bağlanmamakla birlikte hamilelik süreci önemsenmektedir. Annenin gebe iken sağlıksız beslenmesi, sigara ve alkol kullanması, yoğun ilaç tedavileri, annenin karnına darbe alması, travmatik yaşanan bir olay, doğum esnasında bebeğin oksijensiz kalması, kordon dolanması sayılabilecek nedenler arasındadır. Ancak yüksek ihtimallerden bir tanesi de genetik faktördür. Anne babada veya aile bireylerinden herhangi birinde öğrenme güçlüğü var ise çocuklarda da olma ihtimali yüksek bulunmuştur. Tek ve kesin bir nedene bağlamak tıbben mümkün bulunmamaktadır. Örenme güçlüğü tanısı koyulabilmesi için çocuğun zekasının normal veya normal üstü olması gerekir. Bu çocuklarda zeka problemi yoktur. Halk arasındaki bu yanlış algının altının çizilmesi gerekir. Bu çocuklar normal ve normal üstü zekaya sahiplerdir.
Öğrenme güçlüğü problemi olan ve daha sonra tedavi olan, tarihe damgasını vurmuş pek çok insanlar vardır.  İdareci, bestekar, sanatçı, bilim adamı, kısaca her meslek dalında isim yapmış insanlarda da disleksi (öğrenme güçlüğü)  hastalığı görülebilmektedir. Bu yöndeki problemleri çözüldükten sonra başarılı olarak, kendilerini kanıtlamışlardır. Disleksililer zeka düzeyleri düşük olmadığı gibi özel yeteneklere de sahip olabilirler. Buna önemli kanıt disleksili olduğu bilinen bilim adamları ve sanatçılardır: İzafiyet teorisini ortaya çıkaran büyük bilim adamı Albert Einstein, kalipso müziğinin kralı Harry Belafonte, büyük mimar, heykeltraş ve Mona Lisa’yı resim dünyasına armağan eden ressam Leonardo da Vinci, başta “Düşünen adam”olmak üzere pek çok önemli eserin sahibi heykeltraş Rodin, sinema oyuncusu Tom Crouse, şarkıcı ve sinema oyuncusu Cher, gazeteci Can Dündar disleksili ünlüler arasındadır.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

Tedavi öncesinde ilk etapta hangi tür öğrenme güçlüğü olduğu belirlenmeli .  Bahsedildiği üzere 3 farklı şekilde ortaya çıkabilmekteydi.  Çocuğun, okumada mı,  yazmada mı yoksa matematiksel işlemlerde mi problem yaşadığı tesbit edilmeli.  Sonuca göre tedavi programı uygulanmalıdır. Öğrenme güçlüğü ilaç tedavisi gerektirmeyen bir rahatsızlıktır. Bireysel terapi ve çalışmayla problem ortadan kaldırılabilir. Bu sürecin uzun soluklu olduğu unutulmamalıdır.  Ancak çocukta buna ek olarak yoğun düzeyde dikkat eksikliği de var ise dikkat için ilaç tedavisi önerilebilir. Bu karar bir uzman tarafından verilmelidir..

Öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların büyük çoğunluğunda dikkat problemi de yaşanmaktadır.  Dolayısıyla kalabalık sınıflarda ders yapmak bu çocuklarda öğrenmeyi zorlaştırır ve başarıyı engeller. Tedavi edilmeyen çocuk ilkokul beşinci sınıfa gelse dahi geçmiş yılların bilgilerini öğrenmeden sınıf atlamış olabilmekte. Örneğin matematiksel işlemlerde sorun yaşayan çocuklar çarpım tablosunu öğrenemiyor, toplama çıkarmayı yanlış yapıyor, eksik topluyor veya çıkartıyor, problemlerde başarısız olduğunu gözlemlemek mümkün.

ANNE BABALARIN TUTUMU NASIL OLMALIDIR ?

Bu noktada anne babalara büyük görevler düşmektedir. Öncelikle çocuklarının içinde bulunduğu durumu çok iyi analiz etmelidirler. Mutlak surette  bir uzmandan yardım alarak doğru davranış kalıpları geliştirmelidirler. Çocuğa bağırmak, sert çıkışmak, şiddete yeltenmek problemi çözmeyeceği gibi çocukta farklı problemlerin doğmasına neden olabilir.

Asosyallik, depresyon, derste söz almama, agresiflik veya aşırı içe kapanma ( kendine güvensizlik-başaramam düşüncesi) vs… Eline vurmak, yazdığını silmek, tekrar yazdırmak, yanlış yazdığı zaman terslemek çözüm olmayacaktır.  Tekrar aynı şeyi yapacaktır. Özellikle çocuğu toplum içinde rencide etmek, aşağılamak, arkadaş veya akranlarıyla kıyaslamak en olumsuz yaklaşım olacaktır. Çocuklarına bu olumsuzlukları yaşatmamak ve çözüm odaklı tutum sergilemek için anne babaların öncelikle çocuklarında bu problemin olduğunun kabullenmeli ve uzman desteği almalılar. Anne baba bilinçli bir tutum sergilemesi öncelikle çocuğu rahatlatıyor ve tedavi sürecini olumlu etkiliyor.  Ailenin olumsuz yaklaşımı ise çocuğu gerginleştirdiği için çocuktaki gelişmeyi yavaşlatıyor. Şu unutulmamalıdır ki, çocuğun yaşadığı problem kendi isteği ile olan bir şey değildir. Çocuk istem dışı olarak bu şekilde bir sorun yaşıyor. Dolayısıyla çocuğa psikolojik baskı yapmak hiçbir şekilde bir sonuca götürmez bizi. Bu bir rahatsızlık olarak düşünülmeli.  Soğuk algınlığı olan çocuk istem dışı olarak öksürür, aile de onu doktora götürüp tedavi ettirir. Sonrasında problem ortadan kalkar. Ne kadar erken doktora götürülürse hastalığın ilerlemesi o ölçüde engellenmiş olur. Aynı bunun gibi özel öğrenme güçlüğü de bir rahatsızlıktır ve bir tedavisi vardır. Erken tanı ve tedavi çok önemlidir.           
Tedavi sürecinde ailenin ve çocuğun rahat ve sabırlı olmaları çok önemli.  Bu problem ilaç tedavisi gerektirmediği,  süreç içerisinde çözüme kavuşacağı için kısa vadede sonuç beklenmemeli. Tedavi süreci aksatılmadan devam ettirilmeli. Bu problemi yaşayan çocuklar da unutkanlık fazlaca görülür o nedenle sık sık tekrar çalışmaları faydalı olacaktır.
Sınıfta ön sıralarda oturmalılar. Görme ve işitme muayeneleri yaptırılmalı, görmede ve işitmede problem varsa önlem alınmalı bu durum ilerlemeyi engeller.

Psk. Nuray Baştan AYDIN

Whatsapp Danışma
Web Tasarım | Eskişehir Web Tasarım