Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), DSM-IV-TR(Amerikan Psikiyatri Birliği: Psikiyatride Hastalıkların Tanımlanması Ve Sınıflandırılması El Kitabı, Yeniden Gözden Geçirilmiş Dördüncü Baskı)’deAnksiyete Bozuklukları başlığı altında ele alınan bir hastalıktır.
Obsesif kompulsif bozukluk, istenmeden gelen, uygunsuz olarak yaşanan, belirgin anksiyete ve sıkıntıya neden olan, benliğe yabancı ve yineleyici özellikte sürekli düşünceler, dürtüler (impulslar) veya düşlemler (imajlar) olarak tanımlanan obsesyonlar ve bunlara ikincil olarak gelişen, kişinin yapmaktan kendini alıkoyamadığı yineleyici davranışlar veya zihinsel eylemler olarak tanımlanankompulsiyonlarla karakterize bir bozukluktur.
Obsesif kompulsif bozukluk, kendine özgü, karışık, heterojen bir durumdur ve hastada zihinsel ve davranışsal belirtilerin aynı anda görülmesini içerir.
DSM-IV- TR’ye Göre Obsesif Kompulsif Bozukluk Tanı Ölçütleri:
A. Obsesyonlar ya da kompulsiyonlar vardır:
Obsesyonlar aşağıdakilerden (1), (2), (3) ve (4) ile tanımlanır:
(1). Bu bozukluk sırasında kimi zaman istenmeden gelen ve uygunsuz olarak yaşanan ve belirgin anksiyete ya da sıkıntıya neden olan, yineleyici ve sürekli düşünceler dürtüler ya da düşlemler.
(2). Düşünceler, dürtüler ya da düşlemler sadece gerçek yaşam sorunları hakkında duyulan aşırı üzüntüler değildir.
(3). Kişi bu düşünceleri, dürtüleri ya da düşlemlerine önem vermemeye ya da baskılamaya çalışır veya başka bir düşünce ya da eylemle bunları etkisizleştirmeye çalışır.
(4). Kişi obsesyonel düşüncelerini, dürtülerini ya da düşlemlerini kendi zihninin bir ürünü olarak görür (düşünce sokulmasında olduğu gibi değildir).
Kompulsiyonlar aşağıdakilerden (1) ve (2) ile tanımlanır:
(1). Bir tepki olarak ya da katı bir biçimde uygulanması gereken kurallarına göre yapmaktan kendini alıkoyamadığı yineleyici davranışlar (örneğin; el yıkama, düzene koyma, kontrol etme) ya da zihinsel eylemler ( örneğin; dua etme, sayı sayma, birtakım sözcükleri sessiz bir biçimde söyleyip durma).
(2). Davranışlar ya da zihinsel eylemler, sıkıntıdan kurutulmaya ya da var olan sıkıntıyı azaltmaya ya da korku yaratan olay ya da durumdan korunmaya yöneliktir, ancak bu davranışlar ya da zihinsel eylemler ya etkisizleştirilmesi ya da korunulması tasarlanan şeylerle gerçekçi bir biçimde ilişkili değildir ya da açıkça çok aşırı bir düzeydedir.
B. Bu bozukluğun gidişi sırasında bir zaman kişi obsesyon ya da kompulsiyonlarının aşırı ya da anlamsız olduğunu kabul eder. Not: Bu çocuklar için geçerli değildir.
C. Obsesyon ya da kompulsiyonlar belirgin bir sıkıntıya neden olur, zamanın boş harcanmasına yol açar (günde 1 saatten daha uzun zaman alırlar) ya da kişinin olağan günlük işlerini, mesleki (ya da eğitimle ilgili) işlevselliğini ya da toplumsal etkinliklerini ya da ilişkilerini önemli ölçüde bozar.
D. Başka bir Eksen I bozukluğu varsa, obsesyon ya da kompulsiyonların içeriği bununla sınırlı değildir ( örneğin; bir Yeme Bozukluğunun olması durumunda yemek konusu üzerinde düşünüp durma; Trikotillomaninin olması durumunda saç çekme üzerinde durma; Vücut Dismorfik Bozukluğunun olması durumunda dış görünümle aşırı ilgilenme; bir madde kullanım bozukluğunun olması durumunda ilaçlar üzerine düşünüp durma; Hipokondriazisin olası durumunda ciddi bir hastalığı olduğu biçiminde düşünüp durma; bir parafilinin olması durumunda cinsel dürtüler ya da fanteziler üzerinde düşünüp durma ya da Majör depresif bozukluk olması durumunda suçluluk üzerine geviş getirircesine düşünme).
E. Bu bozukluk bir maddenin ( örneğin; kötüye kullanılabilen bir ilaç ya da tedavi için kullanılan bir ilaç) ya da tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.
İçgörüsü az olan tip: O sıradaki epizodda çoğu zaman kişi obsesyon ya da kompulsiyonlarının aşırı ya da anlamsız olduğunu kabul etmiyorsa.
Obsesyonlar
Obsesyonun türkçe karşılığı “saplantı”dır. Saplantı, yineleyici, ısrarlı, anksiyete(sıkıntı, bunaltı)ye neden olan ve istenmeden gelen(intrusive), benliğe yabancı(ego distonik) düşünce, dürtü ya da imajlar(düşlem, hayal, zihinsel resim)dır. Obsesyon için günlük dilde şüphe, evham, kuşku gibi kelimeler kullanılır. “Ya kapıyı açık unuttuysam?”, “Acaba elime mikrop bulaştı mı?” vb. düşünceler obsesyonlara örnek gösterilebilir.
Obsesyonlar üç temel formda gerçekleşirler:
1- Obsesif düşünce(inatçı bir şekilde zihne sokulan, kişiyi rahatsız edici düşünceler)
2- Obsesif imaj(kişiyi rahatsız edici görsel ya da canlı yaşantılar)
3- Obsesif dürtü(kişiyi istenmeyen davranışa zorlayan dürtüler)
Obsesyon içerikleri
Okb hastalığı içerisinde çok farklı obsesyonlar ve kompulsiyonlar vardır. Bir hastada bunların sadece biri olabileceği gibi bir kaçı da aynı anda bulunabilir.
Bulaşma obsesyonu: Çeşitli çalışmalarda en sık karşılaşılan obsesyon çeşididir. Okb hastalarında bulunma oranı %45-55’tir. Bu obsesyon, kişinin mikrop, pislik, kir vb. araçlarla kirleneceğine dair zorayıcı bir inancı içerir. Bulaşma obsesyonuna sahip kişiler aşırı temizlik yapma gibi kompulsif davranışlara sahip olabileceği gibi mikrop bulaştıracak ortamlardan uzaklaşma gibi kaçınma davranışları da sergileyebilirler. Bu tür obsesyonu olan kişiler anksiyete ile birlikte utanma ve tiksinme duygularını yoğun yaşarlar.
Kuşku obsesyonu: Kirlenmeden sonra en sık karşılaşılan obsesyon türüdür. Okb hastalarında bulunma oranı ? . Bu obsesyona sahip kişiler yaptıkları şeylerden emin olamazlar. “Acaba ocağı kapattım mı?”, “Acaba kappıyı kilitledim mi?” vb. sorular zihinlerini sürekli meşgul eder. Bu tür obsesyonlarda yapılan şeyden ya da ihmalden kişinin kendisine ya da başkalarına zarar gelme endişesi söz konusudur. Yaşanılan duygu daha çok hata ve suçluluktur. Bu obsesyonları kontroletme kompulsiyonları izler.
Saldırganlık obsesyonu: Kişinin kendine ya da başkalarına zarar verme ile ilgili düşünceleri içerir. Obsesyonlar içindeki yaygınlığı -20’dir. Bu tür obsesyonu olan kişiler “Acaba intihar eder miyim?”, “Ya çocuğumu bıçaklarsam?” vb. tarzında düşüncelere sahip olurlar. Bu obsesyonlarla mücadele etmek için, bıçak, makas gibi saldırı aracı olarak kullanılabilecek eşyalardan uzak durma, yüksek yerlerden uzak durma, sevilen kişilerden uzak durma gibi kompulsif davranışlar sergilenebilir.
Cinsel obsesyonlar: Okb içindeki yaygınlığı -26’dır. Ayıplanacak şekilde, kendisiyle ya da başkalarına dönük cinsel içerikli obsesyonlardır. Çoğunlukla kişinin hemcinsiyle ya da çocuklarıyla cinsel ilişki yaşamasına dönük ortaya çıkarlar. Bu tür obsesyonlara kontrol ve yıkanma kompulsiyonları eşlik eder. Utanma, suçluluk, günahkarlık gibi duygular yoğun olarak yaşanabilir.
Dinsel obsesyon: Dini ve ahlaki değerlere(Allah, peygamber vb.) karşı kabul edilemez olarak algılanan düşüncelere sahip olmaktır. Yaygınlığı kültüre göre değişkenlik gösterebilir. Türkiye’deki okb hastakları arasındaki yaygınlığı -42 arasında değişmektedir.
Simetri obsesyonu: Her şeyin düzenli, yerli yerinde vb. olması gerekliliği ile ilgili düşüncelerdir. Bu obsesyonlara düzeltme, sıraya koyma vb. kompulsif davranışlar eşlik edebilir. Bu tür obsesyonu olan kişilerin sabah hazırlığı çok uzun süreler alabilir.
Somatik obsesyon: Kanser gibi hayatı tehdit eden hastalıklarla aşırı düşünme şeklinde ortaya çıkar. Hasta olma korkusu yoğun yaşanılan bir duygudur. Kişiler hastalıklardan korunmak için çeşitli(tetkik yaptırmak, tansiyonu kontrol etmek vb.) yöntemlerle aşırı ilgili olabilirler.
Biriktirme, saklama obsesyonları: Kişinin kendisi için maddi ya da manevi değeri olmayan eşyaları saklaması ile ilgili obsesyonlardır.
Diğer obsesyonlar: Yukarıda sayılanların dışında bilme ve hatırlama ihtiyacı, belirli şeyleri söyleme korkusu, doğru şeyleri söylememe korkusu, bir şeyleri kaybetme korkusu, uğurlu ve uğursuz sayılar, özel anlamı olan renkler vb. obsesyonlar da vardır.
Kompulsiyonlar
Kompulsiyonun türkçe karşılığı “zorlantı”dır. Zorlantı, obsesyonların verdiği rahatsızlıklarla mücadele etmek için gerçekleştirilen, yineleyici, kişinin yapmaktan kendisini alıkoyamadığı davranışlar ya da zihinsel eylemlerdir. Kapının, açık unutulma ihtimaline karşın bunaltıcı derecede kontrol edilmesi, mikrop bulaşma ihtimaline karşın ellerin yıkanması ilgili obsesif düşüncelere karşı geliştirilen kompulsif davranışlardır.
Kompulsiyonların temel amacı obsesyonların ortaya çıkardığı sıkıntıyı azaltmaktır. Ancak ilk etapta geçici bir rahatlık yaşatsalar da uzun vadede OKB hastalığının devam etmesinde en büyük etkeni oluştururlar.
Kompulsiyonların bazıları gözle görülebilen davranışlarken(el yıkamak gibi) bazıları da zihinde gerçekleşen davranışlar(sayı saymak gibi)dır.
Obsesyon ve kompulsiyonlar genelde birlikte görülebildiği gibi sadece obsesyonların olduğu vakalar da vardır.
Obsesif kompulsif bozukluk hastası düşüncelerinin ve davranışlarının saçma ve gereksiz olduğunu bilir; fakat bunları yapmaktan kendini alıkoyamaz.
Obsesyon ve kompulsiyonlar pek çok insanın hayatında zaman zaman olabilir. Araştırmalar normal insanların yüzde sekseninin, zaman zaman Obsesif kompulsif bozukluk hastalarını rahatsız eden düşüncelere benzeyen zorlayıcı düşüncelere kapıldıklarını göstermektedir. Bu düşünce ve davranışlar OKB’li hastalara göre daha kısa süreli, benliğe daha az yabancı, zihinden kolay atılan, belirgin sıkıntı oluşturmadan ve önemli etkisizleştirme (nötralizasyon) çabası gerektirmeden yaşanırlar. Obsesif kompulsif bozukluğundan bahsedilebilmesi için “söz konusu düşünce ve davranışların, sürekli tekrarlayıcı, kişinin günlük hayatını, sosyal yaşamını akademik ve mesleki işlevselliğini olumsuz etkileyecek derecede şiddetli olmalıdır.
Obsesif kompulsif bozukluk Tarihçesi ?
OKB’nin insanlık tarihi kadar eski bir hastalık olduğu kabul edilmektedir. Obsesyon ve kompulsiyonlar ilk kez, 1837’ de Esquriol tarafından melankoli belirtisi olarak tanımlanmıştır. Obsesyon terimi ilk kez 1866’ da Morel tarafından kullanılmıştır. Bununla birlikte 4000 yıl kadar önce Mezopotamya’da görüldüğüne dair bilgiler bulunmaktadır. Kutsal kitaplarda İÖ 11. yüzyılın ikinci yarısında İsrail’ in ilk kralı Saul’ ün sık sık şeytandan gelen zararlı düşüncelere yakalandığı, damadı David’ in arp çalmasıyla yatıştığından bahsedilmektedir. Bir din adamı tarafından yazılmış olan Malleus Maleficarum (Şeytanın Çekici) adlı kitapta orta çağda bir papazın herhangi bir kilisenin önünden geçerken ve dua ederken şeytanın etkisi ile sürekli dilini çıkardığından, kendini rahibi dinlemeye verdikçe şeytanın daha da fazla etkilediğinden söz etmektedir.
1903 yılında Janet fobi, obsesyon ve kompulsiyonları psikasteni başlığı altında toplamıştır. Janet’e göre psikasteni; kişinin düşünce ve davranışlarını denetlemesini engelleyen ruhsal yorgunluk ve irade zayıflaması ile ortaya çıkıyordu. 1878’de Alman klinisyen Wesphal bozukluğun temelindeki anahtar özelliğin bilişsel olduğunu vurgulamıştır. Wesphal, kişinin bu düşüncelerin anlamsız ya da saçma olduğunun farkında olması ile bu hastalığın gerçek delilikten ayrılması gerektiğini belirtmiştir. Freud
1908’de kaleme aldığı yazısında obsesyonel nevrozun anal dönem saplantısı sonucu bu döneme regresyon ile oluştuğunu belirtmiştir.
Pierre Janet’in folie de doubte (kuşku hastalığı) adını verdiği bu klinik tablo daha sonraları anankastik nevroz, obsesif kompulsif reaksiyon, obsesif kompulsif nevroz olarak adlandırılmıştır. DSM-III ‘ten itibaren ve halen günümüzde DSM-IV-TR’de psikiyatrik nozolojide OKB anksiyete bozuklukları içinde sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırmada merkezi rolü; obsesyonlar nedeniyle oluşan anksiyetenin, her durumda OKB’nin temel bir özelliği olması oynamaktadır.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Belirti Ve Bulguları
I- Genel görünüm ve davranış: Okb’li kişiler aşırı titiz, düzenli, kontrollü ve kuracıdırlar. Hastalık ilerledikçe kişinin düzeni bozuabilir ve hareketlerinde bir kararsızlık söz konusu olabilir.
II- Konuşma ve ilişki kurma: Konuşma düzgün ve denetimlidir. Kelime sonlarındaki harflere baskı yapılarak konuşulur. Sözcük seçiminde dikkatli davranılır. Konuşmalarda ayrıntılara vurgu dikkat çekebilir. İlişki kurmada da titizlik, kuralcılık ve zaman zaman sıkıcı derecede saygılılık görülebilir.
III- Duygulanım: Kişi saplantı ve zorlantılarından ötürü çok büyük bir bunaltı(anksiyete) yaşar. Dikkat çekici bir nokta, kişi başından geçen olumsuz yaşantıları anlatırken duygudan yalıtılmış biçimde anlatabilir. Depresyonun eşlik ettiği okb’de depresif duygular(üzüntü, ümitsizlik, çaresizlik vb.) yoğun yaşanabilir.
IV- Bilişsel yetiler: Obsesif kompulsif bozukluk sahibi insanlar genellikle zeki ve bellekleri güçlü kişilerdir. Olayların ayrıntılarını iyi hatırlarlar. Algı ve yönelim bozukluğu olmaz. Yineleyen saplantıarı nedeni ile bazen dikkatleri dağılabilir. Bazen bir şeyleri yapıp yapmama oktasında tereddütleri olsa da bu bir bellek bozukluğu göstergesi değildir.
V- Düşünce süreci ve içeriği: Okb’li kişilerin düşünceleri düzgün, eksiksiz ve ayrıntıcıdır. Düşünce içeriğinde ise obsesyonlar yer alır. Düşünce içeriğinin ayrıntılarını ise kişinin sahip olduğu obsesyonun türü belirler: kuşkuculuk, suçluluk vb. düşüncelerde ikirciklilik(tereddüt), kararsızlık çok belirgindir. Kişi çok fazla “Ya öyleyse?”, “Acaba…..mı?” vb. şeklinde düşünebilir.
VI- Hareket: Obsesif kompulsif bozukluk sahibi kişinin hareketlerinde obsesyonların bunaltıcı etkisini gidermek için zorlantılı davranışlar(kompulsiyon) görülür. Belli şeyleri yapmak ya da yapmamak, ellerini abartılı şekilde yıkamak vb. buna örnek oluşturabilir. Bu hareketler zamanla kalıplaşıp törensel bir hal(ritüel) alabilir.
VII- Fizik ve fizyolojik belirtiler: Kişideki fizyolojik belirtiler bunaltıya özgü olarak değişebilir. Mesela ellerini ileri derecede yıkayanlarda deterjan izleri ve yaralar görülebilir.
Obsesif kompulsif bozukluk Epidemiyolojisi (Görülme Sıklığı Ve Yaygınlığı)
OKB sık görülen ve kronik seyirli bir hastalıktır. Yaşam boyu yaygınlığı %1,9-3,3 arasındadır. Yapılan bir araştırmaya göre ülkemizdeki yaygınlığı %2-3,7 oranındadır. Kadınlarda daha sık olduğunu gösteren araştırmalar olduğu gibi kadın erkek arasında fark olmadığını gösteren araştırmalar da vardır. Hastaların birinci dercede akrabalarındaki yaygınlık %20’dir.
Obsesif kompulsif bozukluk çoğu zaman sinsi başlar ve alevlenip yatışan bir yapı arzeder. Söz konusu alevlenmeler yaşanan stres verici olaylarla ilgili olabilir.
Ortalama başlangıç 21-30 yaş arasındadır. Bazı araştırmalar bunun 18-25 yaş arası olduğunu söylemektedir. Erkeklerde başlangıç yaşı biraz daha erkendir. Bununla birlikte çocuklarda ve yaşlılarda da görülebilir. Olguların %72’sinde sinsi, %28’inde akut başlangıç söz konusudur. Hastaların %25-65’inde hastalık doğum, gebelik ya da aile üyelerinden birinin ölümü gibi stresli yaşam olayları ortaya çıkarıcı rol oynarlar.
OKB’nin Etyolojisi (Hastalığın Oluşum Sebepleri)
OKB’nin oluşumuna etki eden faktörler net bir şekilde belirlenememiştir. Bununla birlikte hastalığın oluş sebepleri arasında aşağıdaki faktörler belirtilmiştir:
Biyolojik etkenler: OKB 20-30 yıl öncesine kadar ruhsal kökenli bir hastalık olarak kabul eidlirdi. Ancak yakın zamanda yapılan çalışmalar OKB’ye biyolojik ve nörolojik yapılanmanın etki ettiğini göstermektedir.
Sosyal etkenler: Obsesif kompulsif bozukluk hastalığına, kişinin içinde doğup büyüdüğü ortamın etkili olduğu düşünülmektedir.
Psikolojik etkenler: Bu grupta kişinin geliştirdiği kişilik yapısı(mükemmelliyetçi, titiz vb.), sahip olduğu öğrenmeler(ebeveynden görme gibi)in önemli olduğu kabul edilmektedir.
OKB’de Prognoz (Hastalığın Seyri)
Yapılan bazı çalışmalarda hastaların %20-30’unda belirgin bir düzelme, %40-50’sinde orta derecede bir düzelme, %20-40’ında da aynı kalma ya da kötüleşme bildirilmektedir.
OKB’de kötü sonlanışın belirtileri arasında hastalığın erken başlaması, hastalığın şiddetli başlaması, evli olmama, hastalığın uzun ve süreğen olması, büyüsel düşüncenin, sanrıların, kişilik bozukluklarının olması, bipolar bozukluğun ve yeme bozukluğunun eşlik etmesi, kötü sosyal uyum, sosyal becerilerin yetersiz olması, ailede OKB hastalığının ve depresyonun olması sayılabilir.
Hastalığın iyi sonlanışının göstergeleri arasında iyi sosyal ve mesleki uyum, ortaya çıkartıcı bir olayın olması ve belirtilerin epizodik seyrine bağlıdır.
Obsesif kompulsif bozukluk Tedavisi
Obsesif kompulsif bozukluk tedavisinde daha çok ilaç tedavisi ve bilişsel davranışçı terapinin etkin olduğu belirtilmektedir.
Eklenme Tarihi : 02/05/13 03:40:45
Çoğu zaman fiziksel yapıdaki artış anlamına gelen ‘büyüme’ ile niteliksel özellikleri de içeren ‘gelişme’ birbirleri ile karıştırılan kavramlar olarak karşımıza…
Kaygı (anksiyete) bir olay ve durum karşısında yoğun bir korku ve panik duyma halidir. Bu kaygıyı tetikleyen faktör ortadan kalktığında…
Çocukların psikolojik ihtiyaçları en az fiziksel ve sosyal ihtiyaçlar kadar önem taşımaktadır. Ailelerin, çocukların ihtiyaçlarına cevap verme şekli çocukların da…
Yeryüzünde yaşayan tüm canlıların içsel dürtüleriyle ortaya çıkan fiziksel, sosyal, ve psikolojik gereksinimleri vardır. Bireylerin bedensel ve ruhsal olarak sağlıklı…
Ergenlik; çocukluk ile yetişkinlik arasında fiziksel, duygusal ve bilişsel olarak değişim gösteren, bir olgunlaşma ve geçiş dönemi olarak değerlendirilir. Ergenlik…
Onaylanmak, takdir görmek, fark edilmek, övülmek her yaş grubundan insanın ihtiyacıdır. Var olduğunun, yaşadığının, fark edildiğinin ve önemsendiğinin kanıtı niteliğindedir.…
Travma, yaşamda ani olarak gelişen, günlük rutini bozan, stres ve kaygı yaratan yaşantılar olarak tanımlanabilmektedir.
En sık görülen ruh sağlığı bozuklukları ise kaygı, öfke, davranış bozuklukları, otizm, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi sorunlardır.
“ben kimseye hayır diyemiyorum, zorlanıyorum” cümlesini sıkça duymuşsunuzdur, hatta belki söyleyenlerden biri sizsinizdir. Aslında “hayır” kelimesi her bireyin çocukluğunda söylemeyi…
İş stresi ve yoğunluğu, hayattaki sorumluluklarımız, kendi hayatımız veya sevdiklerimiz adına hissettiğimiz korku ve kaygılar bazen ağır gelebiliyor. İstemsizce ya…
Özellikle kişilik gelişiminde çok önemli bir zaman dilimi olarak nitelendirilen 0-6 yaş grubunda edinilen bilgiler tamamıyla ailenin yönlendirmesiyle kazanılır. Siz…
Ebeveynlik yeni bir bireye rehberlik etme, yeni bir dünya oluşturma ve şekillendirmede kılavuz olmaktır bir anlamda. Okula başlamak üzere olan…
Sonbahar bir geçiş mevsimidir ve her ne kadar parlak güneşe rastlasak bile her defasında ona eşlik eden soğuk bir rüzgar…
Kişiliğin temelini özgüven duygusu oluşturmaktadır. Özgüven duygusu, ailesel yaşantı içerisinde 0-6 yaş arasında kazanılır. Çocuk, yaklaşık bir yaşından itibaren bir…
Psikoterapi ruh sağlığına ilişkin sorunların, bir profesyonel ile konuşulması yoluyla çözümlenmesi girişimlerine verilen genel bir addır. Psikoterapi bir çok ruhsal…
Okul çocuklar için ilk sosyalleşme kurumu olmasına rağmen çoğu çocuk için korku unsuru olabiliyor. Okul fobisi çocuğun okula gitme konusunda…
Okulların açılmasıyla birlikte okula yeni başlayan çocuklar ve ebeveynleri kendilerini okulların kapısında göz yaşlarının yakınmalara karıştığı karmaşık ve zorlu bir…
İnternet bağımlılığı bir hastalıktır. Bağımlılık tanımına bakarsak; genel olarak bir kişinin, bağımlı olduğu nesneden uzak kalamaması ve bu nesneye ulaşamadığında…
Dikkat eksikliği dikkat süresinin ve yoğunluğunun yaşına göre olması gerekenden az olmasıdır. Dikkatin belirli bir noktaya toplanamaması, kolayca dağılması gibi…
Paylaşımcılık tamamen doğuştan gelen bir duygu değildir. Çocuklar paylaşma duygusunu sonradan kazanırlar. Paylaşma büyük ölçüde bir arada ve beraber yaşamanın…
Kişinin cinsel eylemde bulunma yetisinin yerinde olmasına rağmen cinselliğe karşı belirli bir istek azlığı ya da hiç olmaması durumudur. Kadınlarda…
Efsane olmuş ağızdan ağıza, kulaktan kulağa dolaşarak yayılan çoğu zaman kaynağı gerçek olmayan bir kavramdır mit. Toplum içerisinde yerleşik mitler…
Uyku bir bütün olarak değerlendirilmeli, gündüz uykusunun gece uykusunu etkilediği unutulmamalıdır. Bu yüzden, çocuklarınızı mümkün olduğunca okul öncesi eğitimden geldikten…
Cinsel sağlık, yaşı medeni durumu ya da cinsel tercihi ne olursa olsun, cinsellik insan hayatının önemli bir parçasıdır ve yaşam…
Evliliğin temelini karşılıklı iletişim ve fikir çatışmaları oluşturur. İçerisinde tartışmayı barındırmayan bir evlilik düşünmek, bunu hayal etmek ve bunu sağlamak…
Kardeş kıskançlığı, yeni bir kardeşin gelmesi ya da gelme düşüncesi, aileye yeni birinin katılması, çocuğun benliğine yönelik bir tehdit olarak…
Siz de çoğu ebeveyn gibi, çocuğunuzun telefonla, tabletle ya da bilgisayarla çok fazla zaman geçirdiğinden yakınıyorsanız, ufak tefek adımlarla durumu…
Fazla yemek yemek de, aç kalmak kadar vücudumuzun tepki vermesine sebep olan bir durumdur. Yemek yedikten sonra mide sindirim işlemine…
Duygulardan arınmış mekanik beden hareketleri. Kimsenin birbirine sorumlu olmadığı istersen dönüp arkanı uyuyabildiğin, istersen çekip gidebildiğin ilişki biçimi.
Anne baba tutumunun kalitesi çocuğunuzun gelişiminde kilit faktördür. Çocuklar günlük vakitlerinin çoğunu ailesiyle geçirir. Bu nedenle de ebeveyn tutumları çocukların…
Bebekler, doğuştan dil ve konuşma yeteneğiyle doğarlar; ancak yönlendirme çok önemlidir. Araştırmalar, çocuğun nasıl ve ne zaman konuşmayı öğrendiği konusunda,…
Kanser hastalığı ve ruhsal yapımız arasında, görünmeyen fakat oldukça kuvvetli bir bağ olduğu kanıtlanmıştır. Kanser tanısı alan bir hasta, ilk…
Çocuklar, hayata gözlerini açtıkları toplumun ve ailenin kurallarını anlamak isterler ve buna ihtiyaç duyarlar. Onlardan ne beklendiğini, diğer insanlarla birlikteyken…
Panik bozukluk; beklenmeyen bir anda ani ortaya çıkan, panik ataklar ile seyreden bir hastalıktır. Panik ataklar ise; panik bozuklukta yaşanılan…
Bağlanma kuramcılarına göre, insanın yetişkinlikte yaşadığı romantik ilişkilerin niteliği ve partnerinden beklentileri, kişinin küçüklüğünde annesiyle kurduğu bağlanma stili ile belirlenir.
Her birey kendi yaş ve eğitim grubundaki bireylerle, kendi kapasitesine göre kıyaslanmaktadır. Elimizdeki çalışmaların da ışığında artık hangi hastalıklarda beynin…
Çalışan annelerin çocuklarına karşı olan, "Acaba ona yeterince vakit ayırabiliyor muyum?" vicdani sorgusu zihinlerini meşgul eden en önemli sorudur. Önemli…
Etrafınızda şimdiki aklım keşke gençken olsaydı diyen olgun insanlar vardır mutlaka. Çok sık karşılaşırız bu sözle. Geçmişteki hatalarını telafi etmek…
Dikkatinizi çekiyordur mutlaka sürekli mutsuz olduğundan, hayatının istediği gibi gitmediğinden, insanların ona hiçbir zaman hak ettiklerini vermediğinden yakınan insanlar. Sürekli…
Gençlik döneminin ergen için sorunlu bir dönem olduğu ve bu dönemde ergenin toplumla ve ailesiyle çeşitli çatışma ve problemler yaşadığı…
Çocuklar ölüm kavramını ilk ne zaman tam anlamıyla kavrıyorlar? İlk araştırmalar (1940’larda) ölüm kavramının yetişkin düzeyine ulaşmadan iki ön evreden…
Cinsellik yaşamın bir parçasıdır. Yok saymak mümkün değildir. Böyle olunca, çocukların yaşamında cinsellikle ilgili soruların doğru zamanda ve doğru bir…
Mutlu olmak için ilk yapmamız gereken, başkalarından beklentilerimizi bir kenara bırakmak ve bu duygu durumundan kurtulmaktır. Çünkü onlar mutluluğumuzu bizim…
Ergenlerde kendine zarar verme davranışlarının başında ''Kesme Davranışı'' geliyor. En sıklıkla kullanılan ve belirli periyotlarda tekrarlayıcı olduğunu gözlemlediğimiz bir davranıştır.…
Kaç yaşında olursa olsun her öğrenci, yıl boyunca yaz tatilini bekler ve tatilini gönlünce geçirmek ister. Tatiller, dinlenmek ve yenilenmek…
Çocuklara yaz tatillerini nasıl geçirmek istedikleri sorulduğunda çoğu çocuk, “ Hiçbir şey yapmadan, uyuyarak, televizyon izleyerek, bilgisayarda oyunlar oynayarak ve…
Öfke normal ve sağlıklı bir duygudur ve her insan öfke duygusunu yaşar. Öfke kontrolden çıkıp da yıkıcı hale dönüşmediği sürece…
Bu bozukluğun en öne çıkan özellikleri, kişiler arası ilişkilerde, kimlik duygusunda ve duygulanımda tutarsızlıklar ile dürtüleri kontrol etmekte zorluk çekmedir.…
Günümüz Türkiyesinde 37 milyon kutu antidepresan ilaç kullanılıyor ve bunların temelinde genelde ‘depresyon’ çıkıyor. Türkiye’de antidepresan kullanım oranının son beş…
Mastürbasyon ergenlik döneminde özellikle erkek çocukta en yaygın olan cinsel etkinliktir. Mastürbasyonun nedeni, en basit şekliyle tamamen fiziksel olan cinsel…
Stres altındayken insan içgüdüsel olarak iki tepki vermektedir. Ya kaçacak ya savaşacak… Bedenimizin bütününü korumak adına beynimiz bu komutu verir.…
Evlilik insan yaşamının kalitesine dair bir barometre gibidir. Yaşamınızın kalitesi evliliğinize bakarak anlaşılabilir. Ve bu paralelde iyi bir evlilik kişinin…
Bazı çocuklar okula başlamadan önce çok istekli olsalar da okul zamanı geldiğinde bu istekleri kalmaz;okulda ilk gün korkusu yaşar ve…
Alt ıslatma iki şekilde görülmektedir. “Birincil Enuresis” ve İkincil Enüresis diye adlandırılmaktadır. Birincil enuresis yani “Birincil alt ıslatma” kas kontrolünün…
Her oyun farklı gelişim alanlarına destekte bulunmaktadır. Hal böyle olunca, oyuncak seçerken çocuğun bulunduğu gelişim alanı dikkate alınarak seçim yapılmalıdır.…
Evlilik ve boşanma araştırmalarının duayenleri Dr. John ve Julie Gottman 3.000’ den fazla çiftle çalışarak kadın erkek ilişkilerini nelerin bitirdiğini…
Çocukların öğrenme gereksinimlerini karşılarken en önemli husus çocuğun kendisidir. Çocuğa öğretilecek hiçbir şey çocuğun kendisinden önemli olamaz. Çocuğun öncelikle duygusal…
Bu bozukluğun en öne çıkan özelliği, düzenlilik, mükemmeliyetçilik, zihinsel ve kişiler arası ilişkilerde kontrollü olma gereksinimidir. Bundan dolayı esnek olamazlar…
Mutluluk, eşlerin birbirine karşılıklı saygısıyla var olabilir. Evliliğinizi eşinizle karşılıklı bir mücadele ortamına dönüştürmeyin. ’Ben’ yerine ’biz’ düşüncesini yerleştirin. Mutluluğunuz…
Akran Zorbalığını tanımlayacak olursak eğer bir ya da birden fazla çocuğun özellikle kendinden güçsüz çocukları kasten ve sürekli rahatsız etmesi…
Çocuk doğduğu andan itibaren çevresi ile kurduğu etkileşim sayesinde kendine ve dünyaya ilişkin bilgiler oluşturur. Psiko-sosyal gelişim kuramını ortaya koyan…
Okul çağındaki bireyin temel gelişimsel görevi başarı/beceriklilik duygusunu tatmaktır. Bireyin okul yaşantısında kazanması gereken akademik becerileri edinmesi, başarı/ beceriklilik duygusuna…
Artık günlük yaşamımızda sıkça duymaya başladığımız “farkındalık” terimi ne anlama geliyor? Yaşıyorsak zaten farkında olmamız gerekmiyor mu? Aklımız, zihnimiz yerinde.…
Evliliğin ilk zamanları ve balayı geçtikten sonra sorunlar çıkmaya başlıyor. İşte para, arkadaşlar, programlar konusunda çiftlerin düşmemeleri gereken hatalar...
Günümüz koşullarında çocuk yetiştirmenin çok da kolay olmadığı, hatta epey zorlaştığı söylenebilir. Aile büyükleriyle birlikte oturma devri çoktan kapandı ve…
"Öfke ile beraber akıl da uçar gider" demiş E. Lessing. Öfkenizi ister dışa dönük yaşayın, isterseniz içinize atın sonuçta ya…
Pek çok anne, çocuğunun gerektiği gibi beslenemediğini düşünür. Bunların bir kısmı, sadece kuruntudan ibaret olmakla birlikte; bir kısmının da gerçeklik…
Yeni bir eğitim-öğretim yılının 1.dönemini tamamlamış bulunmaktayız. Birinci dönem karnesi çocuğun başarını temsil eden bir sonuç değil; sizlere ve çocuğunuza…
Sevgili öğrenciler; yeni bir eğitim-öğretim yılının 1.dönemini tamamlamış bulunmaktayız. Sizlere önerimiz hem tatil sürecinde iyi dinlemeniz hem de kendinizi tarafsız…
Sevgili anne ve babalar 2015-2016 Eğitim-öğretim yılının ilk dönemini çocuğunuz ile birlikte bitirmiş bulunmaktasınız. Evet, belki de bu ilk dönem…
Aşık olmak ingilizceden çevirdiğimizde ‘aşka düşmek’ olarak çevrilebilir. Bakıldığında doğrudur da, düşmek pasif bir eylemdir ve aşk kaçınılmaz olana teslim…
Geçtiğimiz ay Lütfi Kırdar 'da düzenlenen Anne-Çocuk fuarına katıldım bir dostumuzun standında. Benim için çok heyecan verici bir katılımdı zira…
İnsanları şöyle bir gözlemlediğimde, ya da bana gelen danışanlarımın paylaşımlar sırasında aktardıklarından çıkardığım sonuç şu ki; biz insanlar zamanımızı nasıl…
Fobik bozuklukların temel özelliği, kaygı bozukluklarında serbest olan kaygının bir duruma veya kişiye bağlanmasıdır.
Stres, organizmanın bedensel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesi ve zorlanmasıyla ortaya çıkan bir gerginlik durumudur. Tehlike ile karşılaşınca canlı kendini…
Alt ıslatma (enürezis) istemsiz ve uygunsuz idrar kaçırma olarak tanımlanır. Gece olduğunda “nokturnal enürezis”, gündüz olduğnda “dı̇ürnal enüresı̇z” adını alır.…
Çocukta bu belirtilerden bir tanesi olabileceği gibi, iki tanesi veya üç tanesi de olabiliyor. Çocuk okuyamıyor ancak yazıyor, yazıyor ancak…
İnsan; tarih boyunca hakkında yargılamalar ve tanımlamalar yapılan, tüm felsefi akımlar, ideolojiler ve hatta sanat anlayışları tarafından bir kalıba sokulmaya…
Amerikalı Psikoterapist Richard Earskine, bir grup psikoterapist ile birlikte danışanların terapide en çok dile getirdikleri ihtiyaçları incelediklerini ve bu ihtiyaçları…
2011-2012 eğitim öğretim yılı içinde ilk kez ülkemizde uygulanan 4+4+4 sistemi, 66 ayı dolduran çocukların birinci sınıf olmasını zorunlu kıldı.…
Obsesif kompulsif bozukluk(OKB) DSM-IV-TR(Amerikan Psikiyatri Birliği: Psikiyatride Hastalıkların Tanımlanması Yeniden Gözden Geçirilmiş Dördüncü Baskı)’de Anksiyete Bozuklukları başlığı altında ele alınan…
Başlıca özelliği ergenlik ve ergenlik sonrasında başlar, değişik durumlarda ortaya çıkar. Üstünlük duygusu beğenilme gereksinimi ve empati (Başkalarının isteklerini, duygularını,…
Erkekte sertleşememe sorunu, sürekli olarak veya yineleyici bir biçimde, yeterli sertleşme sağlayamama veya cinsel ilişki bitene kadar sertleşmeyi sürdürememe durumuna…