Psikolium

Loading

Panikleme! Kurtulabilirsin!

Halk arasında panik atak olarak bilinen hastalığın doğru adı panik bozukluktur ve anksiyete bozuklukları altında yer almaktadır. Panik bozukluk; beklenmeyen bir anda ani ortaya çıkan, panik ataklar ile seyreden bir hastalıktır. Panik ataklar ise; panik bozuklukta yaşanılan her bir atağın adı olup, çarpıntı, nefes darlığı, ölecek gibi olma, terleme gibi belirtilerin eşlik ettiği periyotlardır.

 Anksiyete, gelen tehlikelere karşı kendimizi koruyabilmemiz ve varlığımızı sürdürebilmemiz adına hepimizde evrimsel açıdan var olan bedenimizin göstermiş olduğu reaksiyondur.

Örneğin; arkanıza baktığınızda 9 ile 12 metre uzunluğunda ve 6 metre yüksekliğinde bir T-rex in size doğru hızlıca geldiğini gördünüz. Ya kalıp savaşacaksınız ya da kaçacaksınız. Siz olsanız hangisini yapmayı tercih ederdiniz?

Tabi ki kaçmayı değil mi? Peki bu esnada vücudumuzda ne gibi değişiklikler olmaya başlayacaktır bir bakalım; her iki durum içinde kaslarımıza daha çok kan pompalanması gerekecek ve normal dinlenme halinde iken kalp atış hızımız 60 ile 100 arasında atarken bu esnada 120, 140 bazende daha fazla atması gerekecektir. Yaşanılan adrenalinin etkisiyle tansiyonda yükselme, baş dönmesi, titreme, terleme, nefes darlığı, baş ve parmak uçlarında uyuşukluk gibi belirtiler görülecektir. Tüm bunların panik atak belirtilerinden bazıları olduğunu görüyoruz. Peki bu kişi yaşadığı olay sonucunda ‘Ben panik atak geçirdim.’ Dermi? Hayır demez. Çünkü tüm bu belirtilerin somut bir sebebi vardır.

 Aslında her insan zaman zaman hayatın olağan bir parçası olarak her hangi bir hastalık belirtisi olmadan anksiyete yaşayabilir. Fakat yaşanılan anksiyete bazen psikiyatrik bir hastalığın belirtisi olarak ortaya çıkabilmektedir.

 Ne oluyorda bu belirtileri panik atak olarak kabul etmeye başlıyoruz?

ilk atak genellikle beklenmedik bir anda kendiliğinden ortaya çıkıp, 5 ile 10 dakika arasında hızlıca yaşanır ve atağın şiddeti kişiden kişiye değişiklik gösterebilir.

    Bu esnada neler yaşanır?

Çarpıntı, titreme, terleme, baş ve parmak uçlarında uyuşukluk hissi, nefes darlığı, baş dönmesi, benliğinden ayrılıyormuş gibi olma (depersonalizasyon), çevreden gerçeklerden ayrılıyormuş gibi olma (derealizasyon), kontrolünü kaybedecek- çıldıracakmış gibi olma, ölecekmiş gibi olma, göğüsün sıkışması gibi semptomlar yaşanır. En önemlisi de kişiler anksiyete kaynaklarını sıklıkla adlandıramazlar. İlk atağı geçirdikten sonra çoğu hasta ‘kalp krizi geçiriyordum.’ Diye hastanelerin acil servislerine başvuruda bulunurlar ve artık diğer bir atağın yaşanılacağına dair beklenti anksiyetesi geliştirilmiş olunur ve böylelikle ikinci, üçüncü ataklar ortaya çıkar.

Anksiyeteyi dindirmek için tedbirler alındığında (hastaneye gitmek, yanında biri olmadan dışarı çıkmamak, çantada şeker, ilaç taşımak vb gibi) kısa vadede atağın sönümlenmesi sağlanıyor fakat uzun vadede farkında olmadan atakları pekiştirmiş olup, kişinin yaşam kalitesini oldukça düşürmeye başlıyor.

    Peki bu durumla nasıl başa çıkıcaz?

Panik bozukluk tedavsinin münkün olduğu bir hastalıktır. Tedavi yöntemi olarak ilaç kullanıma başlansa dahi eş zamanlı olarak bilişsel davranışçı terapi ile yinelemenin düşük olacağı sonuçlar elde etmek mümkündür. Seans esnasında öncelikle hastalığın nasıl kontrol edebilebileceği psikoeğitim ile öğretilmekte ve bununla birlikte birtakım davranışsal çalışmalar yapılarak panik atağı hayatımızdan çıkarmak mümkündür.

Psikolog Nilsu Gürcan

Whatsapp Danışma
Web Tasarım | Eskişehir Web Tasarım